SINIR BİLMEK
İnsan,hayatını belli bir ölçüyle yürütmelidir bence.Her duygusunu,her hareketini ölçü ve ayarla götürmelidr.
Sevmeyi de,ağlamayı da,gülmeyi de,öfkeyi de,sevinci de belli bir dozda tutmak gerekir.Çünkü aşırıya kaçan her şey samimiliğini,inandırıcılığını yitirir bence.
Mesela öfke kontrolü çok önemli bir konudur.Kişi tabiki sinirlenir,öfkelenir,belli bir tepki gösterir,kızar ama bunu dozunda yaşamalıdır.
Çok aşırı iyilik te iyi değildir.Çünkü ne olursa olsun insan kendiyle de,başkalarıyla da ters düşebilir ya da fikirlerini farklı şekilde ifade edebilir.Dolayısıyla usluluğun da bir haddi ve sınırı olduğu bilinmeli ve ona göre kişiler davranışlarına yön vermelidir.Bence bu aşırı iyilik kavramı inandırıcı da,gerçekçi ve doğru da değildir.O fazla iyilik artık ''iyilik''ten çıkar ve kötülük olur.Hem kişinin kendine yaptığı bir kötülüğe hem de çevresindekilere karşı yapacağı bir kötülüğe dönüşür.
Felsefenin bile aşırılık durumu olduğunda kişinin gerçek benliğine zarar verebileceği,duygularını köreltebileceği unutulmamalıdır.Gereksiz yere aşırı sorgulayıcılık kişiye zarar verir.Aşırı felsefenin etkisiyle gerçek düşüncelerimizden ve gerçek yaşamımızdan kopup bambaşka alemlere dalıp giderek günlük yaşamından tamamen kopmuş,kimseye karşı gerçekçi ve samimi duyguları kalmayan birine dönüşebiliriz.
Bazı insanlar aşırı sosyalken bazıları ise aşırı içine kapanıktır.Bu durumda da bir ölçüsüzlük ve ayarsızlık vardır.Kimseyle konuşmak istemeyen,bir topluluk ortamına girmeyen insanın kendine güveni olur mu,ya da bir başkasına inancı yeşerebilir mi? Bence hayır.Çünkü bu tip insanlar kendini her şeyden soyutlamış,dış dünyaya kapalı sadece kendi içinde yaşamakta olan insanlardır.
Aşırı ders çalışmak da,hiç çalışmamak da doğru değildir mesela.Yine bunlar gibi günlük hayattan bir sürü örnek verilebilir bu konuda...
Yani özetlemek gerekirse: Her şeyin fazlası zarardır.
ÖLÇÜ(132-133)
Yorumlar
Yorum Gönder